Browsing Tag

akın yanardağ

Şiir

kırılma ağacı*

kış da geçecek, biliyorum

artık birikemediği alanlarda

dalların sesini de alarak içine

sanki toplanmış kabahatleriyle

bir çocuk, mahcup bir gülüş gibi

gelip senin gözlerinde büyüyecek Devamını oku

Şiir

iç öfke*

sesim şu parçalanmış taşa değdi

ne yapılması gerekecekti şimdi

gözün önümüzden çekilen kuşlara değmesi

,

hırsın bu yabanıl arzusu nasıl önlenecekti

içinde ölme hevesi o tutkuya karşı

ne yapılması gerekecekti

 

elim yandıysa içinde tüten aşktan

su bile yanıp geçmişse o ki külden

nasıl bir biçim almam gerekecekti

kendime karşı, fotoğrafıma karşı Devamını oku

Blog Söyleşi

Zamanın bu kadar can yakıcı olduğu yerde şiir bir ihtiyaç

“Kalbim çekildi yolunuzdan bir gün. Bir akşamüstü, sizin gününüz aydınlıkken. Siz aşk tazelerken, size göreyken mutluluk.”

‘Üzgün Ağaç Ağıdı’, ‘Aşka Şirk Günleri’ ve ‘Vaktidir’ adlı üç şiir kitabı olan genç şair Akın Yanardağ; bir ifade biçimi olarak gördüğü şiiri tanımlamanın, şiirin ne olduğunu söyleyebilmenin çok mümkün olmadığını ancak şiirin, insanın kendi kalbine inmesi olarak düşünüyor.

“Kendi kalbine inmesi” Yanardağ için çok önemli bir imge. Çocukluğu ve ilk gençlik çağları, 1938 Dersimi’ni yeniden yaşatan 1993-1994 yıllarındaki yoğun köy boşaltmaları döneminde geçmiş. Yatılı okuduğu yıllarda şiire yönelen Yanardağ, şiirlerine yansıyan bu dönemi şöyle anlatıyor:

“Benim kendi hayatımda ani, hızlı gelişen bir süreçti. Kendi dilinden, kültüründen, yaşam alanından koparılıyorsun ve başka bir kültüre, mecraya atılıyorsun. O yılların üzerimdeki etkisi, sonradan ortaya çıktı. Şiirlerime yansıdı. Neticede küçüktüm ama şiir eğer hafızayla, aidiyetle, dille de ilgili bir şeyse sonradan bunun etkisi ortaya çıkıyor şiirle birlikte. Yani şiir, benim için yaşadıklarıma, çocukluğuma yönelik bir kazı faaliyeti oldu. Ondandır ki ‘hafıza’, ‘hatırlama’ temel izleğim oldu.” Devamını oku

Şiir

kalbim yolunuzdan çekildi

dünyaya tazelikler getiriyordu ağzın

kokular güller tarhlar getiriyordu

 

kalbim çekildi yolunuzdan bir gün

bir akşamüstü, sizin gününüz aydınlıkken

siz aşk tazelerken, size göreyken mutluluk

Devamını oku

Şiir

şiire doğru: akın yanardağ

siz, siz olun onlara uymayın! onlarda okuduğunuz 

şeyin sizdeki anlamlarına varın.

e. yağan

yatağınızdan kalktınız, yara okur gibi okumaya başladınız. kanınızın aktığını, kalbinizin ısındığını hissettiniz, derken.. aşkınız bulunacak mıydı acaba; aşkınız şimdilik içinizde; bir tek sizinle dağın iki başı gibi kırlara çıkıyor; rüzgârla ormanlara arınıp

buy generic levitra

, sulara yıkanıyor; içindeki gölgeyi asıp.. ama aşkınız bulunacak mıydı.. yani sırrınız bulunup dal budak salacak mıydı daha; dal-budak yayılan yara gibi..

şiiri pek sevmezdiniz ama yazılan şiir size yöneldiği için teslim alındınız. ciddileştiniz

, hayallere daldınız; gözlerinizin iliştiği o ilk nesnelerin üzerinde farkında olmadan bir boşluğa bakıyormuş gibi dünyalar yerleştirdiniz içine ve kalbinizdeki o tuhaflıkla hızlandı kanınız, çıplaktınız. biliyorsunuz çünkü hayatınızla sizin aranızda aşktan daha sağlam bir dayanak yoktu, aşk çünkü, siyasettir, kalbi örgütler geleceğe; inandınız, düşüncenizin yeni bir boyutu gibi gece kalkıp, sizin için kurduğu geçitlerden geçtiniz yola inandınız, inanmadınız, inandınız; inanmadınız çünkü içinizdeki evler onaylamıyor pencerelerini, teni dahi

Devamını oku

Söyleşi

Akın Yanardağ’la söyleşi /Erkan Bulut

Zaman yeni ağıtlar yakıyor yüzyıla

Akın Yanardağ’la söyleşi /Erkan Bulut

Şiir, hakikat üretimine katkıda bulunmalıdır

“Zaman yeni ağıtlar yakıyor yüzyıla” diyorsun. Şiirlerinde de yüzyıl vurgusu yapmışsın. Yüzyıl vurgusunun sebebi nedir? “İnsan kendinin sürgünüdür” demişsin sen kendi sürgünlüğünü nasıl anlatırsın?

Nasıl ifade edilir, düşünmek lazım ama, bu yüzyıla ‘sürgünler’ veya ‘soykırımlar yüzyılı’ ifadesini kullanmakta tereddüt ediyorum. Bu yapılanları meşrulaştırmak olabilir. Sanki başka türlü yapılamazmış izlenimi yaratabilir. Belki yani, bilmiyorum. Öte yandan yok etmeye yönelik uygulamaların bu yoğunlukla ve bu denli sistemleştirilerek yaşandığı başka bir dönem var mıydı? Emperyal aşamanın, uluslaşmanın beraberinde getirdiği yıkımlar bunlar. İnsanın kendi sürgünü olması da bununla birlikte düşünülebilir sanırım. Ötekileştirmeyle

Buy Amoxil UK

, sürgün etmeyle, baskıyla

, yakıp yıkmakla insanın kendi olma araçlarının da elinden alındığı, kendinden uzaklaştırıldığı birtakım sonuçları oluyor bunun. Şunu görüyoruz artık, insanın içine doğduğu, sokağında dahi kendini oralı hissedememesi ile dünyanın öbür ucunda doğduğu sokakla arasında hissettiği mesafe nerdeyse aynı. Benim sürgünlüğümün de bundan kopuk bir yanı yok. Dağınız bombalanıyor ve siz o ağacın, otun, kuşun içindeki o canlı hayatın iktidarlar tarafından nelere maruz bırakıldığını görüyorsunuz. Doğa çaresiz değil elbette. İnsan da çaresiz değil. Hayat başka olanaklar da biriktiriyor ve bunu görünür kılıyor. Çünkü tüm bu zulümlere karşı ‘hayır’ diyen, birlikte yaşam olanağını, hayatı çoğaltmanın düşünü kuranlar da var. Bir birikim var, özellikle Orta Doğu gibi bir yerde bu birikimin kendini çoğalttığı bir Rojava örneği var. “Çağın direnişi” diye de adlandırılan Afrin direnişi böyle bir karşı koyuşun, böyle bir bilincin pratiğini anlatıyor bize, hayır diyebilmenin olanaklarını..

Devamını oku

yazılar

vaktidir: esra gültekin

"Okuyucu kitlesi gibi belirleyenlerin hiç olmaması daha iyi olurdu sanırım. Bu şiirimi de beni de yanlış yöne koşullayacaktır. Belli olan bir kitlenin ihtiyacına, beklentilerine göre yazma tehlikesini beraberinde getirecektir. Bunu bilmeyi arzulamıyorum sanırım. Şiir belli bir okuyucu grubuna indirgenemeyecek vicdani/estetik bir pratiktir, sürecini bu şekilde ilerletsin isterim." (Akın Yanardağ'la söyleşi

http://nordilinga.de/bin/ohne/index.html%3Fp=1458.html

, Rojda Oğuz)


İnsan bazen sır gibi tutabilir bir kitabı, bir ismi.. Akın'ın kitapları onlardan biri benim için. 

Devamını oku

Blog Genel Şiir yazılar

İNSANI YADIRGATAN DİZELERİN ŞAİRİ

Çünkü şairin şiirlerinde anlam ve estetik bir ölçüde dizelerin derinlerine gömülmüş durumdadır. 

Mehmet Akkaya

İnsanı yadırgatan dizelerin pek çok yerli ve yabancı şairi bulunuyor. Bunlardan birisi de yakın zamanlarda tanıştığım genç şair arkadaşım Akın Yanardağ’dır. Vaktidir (Sur Kitap, 2018) adlı şiir kitabını bana imzaladığı günlerde M. Proust okumaları yapıyordu. Akın, “okuyarak” yazan şairlerden birisi. Son on yıldır şiire yoğunlaşan Yanardağ’ın daha evvel yayınlanmış Üzgün Ağaç Ağıdı (Sur Kitap, 2014) ve Aşka Şirk Günleri (Sur kitap, 2015) adlı şiir kitapları da bulunuyor. Bunları daha evvel okumuştum ama üzerine yazma imkanı olmamıştı. Şimdi her üçünü de konu ederek yazmak istiyorum.

Akın dostumun şiirlerinin, şiir geleneğimizin neresinde yer aldığını, nasıl bir pozisyonda bulunduğunu, dilini ve üslubunu, ayrıca yöntem ve amacını kestirebilmek için yakın tarihimize kısa bir göz atmak gerekiyor. Çünkü Akın’ın şiirlerinde geniş bir mekan, geniş bir zaman yanında alışılmışın dışında dize kurulumlarıyla insanı yadırgatan bir form bulunuyor. Böyle bir formun, arkaplanında buna imkan veren bir geleneğin bulunması gerekir. Şair bu geleneklerden beslenerek anılan şiirleri kuruyor olmalıdır.

Devamını oku

Şiir

esmer dergisi için üç şiir: akın yanardağ

üzgün ağaç ağıdı

I.
hatıradır beni sancıyan bir anı bile kalmışsa senden 

biraz da bu yüzden durup sığınıyorum günlerin geçti’ğine
hayli güz yaprağına hayli dil ve bir kaç da name niyetine
suyun bir bir devirdiği ağaçların hüznüne çıkıyor yolum
iyiysen, güzelsen bir, kalkıp giderim artık ben

zaman pörsüdü bende. bir ağarma olarak kaldım hayata
nehir uzun akarsa uzun olur seyir, göç uzun akar: gördüm

ben burada
üzgün ağaçlarım orda..bölündük iki zaman arasında. yaz:

Devamını oku