Monthly Archives

Şubat 2020

yazılar

Gül ey saf çelişki: Akın Yanardağ

“Biz ikimiz? Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz?
Ne bekliyoruz? Bizi bekleyen ne?” E. Bloch

1.İşte merdiven. Orda dinleniyor asansör. Onu kullanmayacaksın. Merdiveni kullandığını görecek herkes. Birazdan göreceksin ellerinin uzaklaşmasını, kendini çekmesini, sürmesini; kimin ne düşündüğünü, ne kurduğunu, kendini nasıl çekip getirdiğini buraya. Daha önce yazıldı mı bu, yazılmıştır. Söylendi mi, söylenmiştir. Geçip gidilen, varıp gelinen her şeyle birlikte gireceksin oraya. Duygunun dip akıntısından eser olacak mı, olacaktır. Haberini almıştın, bir değil bir kaç yerden. Omuzları hoş görüntülerle parlamış, güzel kıyafetler eklenmiş, süslenmiş günlerini onun. O süsü görecektin. Unutulmuş mu bazı sözler, görecektin. Yaşanmış mı bazı durumlar, anlayacaktın. Etrafta sözler, gülüşler, tatlı telaşlar var. Dışarıda hava soğuk ama içerisi sanki yaz evi. Kanatları kırılmış sözler işitince bir an, duygunun ilk başlangıcını yitirince yani balkona çıkar gibi geçeceksin, o da tersi yöne doğru geçer gibi yapacak. Aslında sen ona o da sana geldi buraya ama bir selamlaşma olmayacak, iki çift söz edilmeyecek; bu mutabakat kendiliğinden sağlanmıştı aranızda. Kararlar önceden alınmış duygulara göre verilecek. Merdiveni kullanmam da bu yüzden. Merak, arzu, istek boca edilmiş bir şekilde yüz ifadelerinden okunacak, o bir kaç saat böyle geçecek. Üstüne gelecek senin o birkaç saat, suçunun, itirafının, önceden söylenmiş olanın. Kendini belli etmiş olanın. Başkalarıyla konuşacak, sigaranı onlarla içeceksin. Orda olması istenenlerin üstünü örtecek bir şey olacak bu. Herkesin birbirini tanıdığı bu mekânda yükün buydu senin. Burada. Doğallığını yitirecek olan davranışlar arasında Devamını oku