Monthly Archives

Kasım 2022

Günlükler

varlığa akmak

5- Hayatı Katlayıp Cebe Atmak: Yılmaz Gürgül’e Açık Mektup

Zamana bak. Sen o zamanlar yolunu şaşıran bir kirpi gibi dalardın aramıza. Bir yılan da yapabilirdi böyle şeyleri. Ama günler geçti, eline başka şeyler geçti sonra sokağında birikenlerin. Sözler, huylar, davranışlar.. Kendini yenileyen bir şey gibi yenilerdi kendini sokak. Dedikodu, abartı, rutin..  Bazı şeyleri hatırlanmaya değmezdi ama dönüp bakınca, insanın alabileceği yolu ölçen bir mesafe gibiydi olanlar. Olanları katlayıp bir kenara koydun. Her şeyi katlayıp bir kenara koyma huyun katlanılmazdı doğrusu. Katlanılmaz bir şeydin sen! Geçelim.. Parayla öğrenemeyeceğin şeyleri öğrenmeye henüz vardı zaman ama cebinde azalan harçlığın gün gün eriyen topuğunun bir kanıtıydı. Değer kaybettikçe kaybettiren, insanları kendi hizasına çeken alışkanlıkları çoğaltmak gibi kötü huyları vardı paranın. Ama para da katlanılabilirdi. Bir kağıdı katlamaya kıyamazdınız ama o kağıdın satın alındığı para her şekilde katlanabilirdi. Buruşturulabilirdi hatta. Elinin kiri olsun! Para da her şeye katlanabilirdi. Küfür edilmeye bile. Yaşasın parasızlık günleri denerek de rest çekilebilirdi hatta. Kazanan, kazandığını buruşturup bir kenara koymuyordu ama sen, kendini de kağıt para gibi buruşturup cebine indirdin orda. Cebin herhalde sınır boyunda bir yerde seni bekliyordur, bilmiyorum; o da alışkanlığını senle sürdürmek isteyebilir ama sen, bir cep, elbet bir kimselerin işine yarar diyebilecek bir huysuz olduğun için, onu da katlayıp almışsındır yanına. Salyalı mendiller, kirli kıyafetler, kelli felli olmayan murdarlıklar, aletler maletler.. Ne de gıcık bir şeysin! Devamını oku