Öykü

Morenita: Akın Yanardağ

Göğsünde uyanan sabahlara çiğ yağmurları düşüyor. Uyanıyor o an, rüzgarlı dağ sensin diyor, morenita. Kolun kaldırıma düşen gölgesi sensin. Yalnızlığın soluyan öfkesi kenti kasabası, evi olan dilsizliği sensin. Ama bu uğultu. Yangının direnen bitkisi, kalbimde morenita, direnen. Yanmaya direnen bir bitki var. Bir yer var. Bir mana var. Adı boşluk olan bir mana. Ama kim ömrünü unuttu ki öfkesi bir boşluğa dönüştü. Çiçekler neden giderek soldu. Pencerenin açık ağzı, kapının direnen yalnızlığı neden bir yararsızlığa doğru oldu. Sonuna kadar kapalı kapılar açıldığında içeri dolan ışık ve ot kokusu. Burnunun içine doğru çiçekler, açılan bulutlar, çimenler. Çimenler. O sonsuz vaha, sonsuza öpülen o sonsuz vaha. Vaha.

 

Ölmeyen kalbin sığıntındır yine. Üstüne bastığın. Soluğunu kıstığın. Eğilip ayaklarının altından,  ezilip yarasına baktığın. Bir bakışınla yaranı sardığın. Eskiye yakalandığın. Hep yakalandığın. Sonsuz yataklara uyuduğu rüyasında serçeşmeler görüyor. Yol boyu surçeşmeler. Uyanıyor bir an, kalbinin dibinde ezilecek gibi duran bir gül. Bir ot bitkisi: mo-re-ni-ta. Bir arı gibi soktum seni. İstemediğin gününde,  istemediğin bir yerinden. Kalbinin gülümsemediği bir gün. Bir arıdan kaçar gibi kaçtın benden. Birkaç şehir ve birkaç ev geçtin. Birkaç eski adam, birkaç eski kadın geçtin, gittin o en solgun yere: bu kadar kolay ulaşabildiğin yerde bu kadar kolay ulaşılabilir olursun işte. Bunu düşündün. Anladın bunu. Oteller, vapurlar, kaldırım evleri, rüya tülleri ne kadar genç ne kadar güzeldiler: ama bittiler. Şimdi hepsi sana karşı. Onların hepsi sana karşı; o otellerin, rüya tülleri gecelerin hepsi.

 

Sende gülümseyen dudaklar kapının dışına çıkıp bir başka yere alınıyor. Kendi isteğinle hayatın isteği. Hiçbir şey olmamanın, hiçbir şey yapmamanın isteği kımıldadığı içinde, hayat yalnızlaşıyor giderek. Sen onu kendi öznelliğinin dışında, kendi dışında bir şey olarak kurdun karşına. Biçare bir mücadele bu. Anlıyorsun. Ama anlıyorsun ki bizzat biçimlendirebileceğin, bu biçimlendirmeyi kendi elinde tutabileceğin de bir şey aynı zamanda.

 

Yaşadıklarını yaşamaman gerektiğini kim söyleyebilir sana.

Aydınlık tabiatındır senin. Tabiatını kim anlatabilir.

 

Biten herbir mevsim, her bir renk, herbir çiçek, her bir taş: Mo-re-ni-ta.

Sonunda kalbinin dibine, kalbinin dibindeki o solgun bekleyişe değdin.

O solgun bekleyişin olan bana. Değdin. Şimdi bütün o yılları, o tozları buraya bırakalım, diyeceksin. Yeni bir ağızbirliği için. Diyeceksin.

 

Düşündüm

clomid kaufen apotheke


ağzımda soluyan canavarı

geceye ışık düşüren ayışığının sözü gereksinmeyen yalnızlığını

yolu insandan geçen sabrın, öğretemediğini öğreten taşı. Düşündüm: Morenita.

Bunları da beğenebilirsin

Yorum Yok

Cevap Bırakın