Şiir

zaman burada

ölümü hüzünle geçmişlerdi,
ateşe taparlardı. t. uyar
 
sise yoğunlaşın. şurada bakın, ay var
bir yüzü rüyadır onun öbür yüzü dağ
 
şiirini yükseğe asan yürek
böyle çağrıldı -çağrılmasına ama
karşında savaşacak insan yok
makinelere karşı savaşıyoruz
demire karşı, şeyleşmeye karşı
bir yüzümüz ay bir yüzümüz rüya
burada, dağın aktığı ırmağında
sesin gövdeleşip büyüdüğü
zamanın çekirdeğiyle yaşıyoruz
dağları aşıp ovayı geçiyoruz
düşman korkak, düşman sinmiş
biz, tekniğe karşı koyuyoruz
 

bir tur daha attılar
bir kez daha hayır- dedi yerdekiler
hem güle hem bülbüle yurt olmak için bir kez daha
düştü başları, taşlar arasına köklerimizin. o zaman biz
kandan başka arzuladıkları nedir, diye sorduk kendimize
yıldızların tozuna da bir düzen vermek istedi onlar
“öldürmenin bayrağını
en yüksek sapkınlık halinde diktiler”*
 
çünkü onlar korkunç yeryüzü severler, onlar
her zaman devleti kurmak isterler yeryüzünde
 
bakışı incinen çocukları büyüdükleri yüzyıl
kendilerinden öteye savurdu, izlerini sildi
toza çapağa buladı yarasını, dili ve tılsımı
yaşayan seyid’in kana buladılar bahçesini
ipe astılar orda boynu yaralı oğulun ahını
ama ne: esir olan bu çağda anlamı çağır
kanı unut gülleri unutma diyen kadınların
çekilir önünden bir yüzyıl ve bağırır ordan:
doğayı unutan tekniğe hayır
bugüne hayır
 
söylemekten ve anlatmaktan yılmadık
tekniğin olanaklarını hor kullanmadık
ağır ağır attık konuşmanın yorgunluğunu
dağlarımız var dedik, bir sütun gibi dik
yüreğe çağrılan ve bizi çağıran ırmaklar
 
köyleri boşaltılmış dilleri dağılmış biz
seslerden sözediyoruz, uğultu kulağından
cisimleşmiş yanılgılardan tuzdan çaydan
sis içinden geçip yarıyoruz karı
izleri örtsün diye geçtiğimiz yüzyıl
çok fazla zaman bekledi çünkü
çok zaman bekledi hasretimiz
 
o bekleyen hasretimizle
atlarla taşıdığımız işaretler
uçurumdan ve sözden keskin
kar birikmesin diye yüzümüzde
eklentiyi sevmesin diye gözümüz
ışık olmadan da bilelim diye
sesimizi sakladık kulakta
geçip gittiğimiz alanlara ve sazlara
koparılan dilimizden o sesi duyduğumuzu
o sese yöneldiğimizi haykırdık inatla
inatla göze ve kulağa ilettik
büyük dağları tuttuk ovalarda
ırmaklarda büyük adları bulduk
hakkaniyeti ve hafızayı diri tutarak biz
burada var olmayanı tahayyül ediyoruz
onu şimdinin olanakları içinde yaşamak
arzumuzu açığa çıkarmak istiyoruz
 
ağaçlar dik ve yapraklar çocukları onların
büyüdükleri ırmaklar yetiştikleri ormanlar
aidiyeti güçlendirdi, sevdi ve sevildi patikalar
öpüp başına koydu güneşi ki her sabah doğdu
gölgeyi emdi, ışığı sundu, taşlara, toprağa ve
otlara nefesini verdi, işte biz
bu yeninin içinden direniyoruz: tekniğin
yağmacı olanaklarına hayır -diyoruz
 
başı dik alnı açık gözleri kartal gerillanın
boynu zarif kuşlar gibi sırtındaki ceylanda
 
burada geçiyor zaman
toz burada iniyor yola
bilenin yarası burada

akın yanardağ
sancı dergisi 2022
kasım-aralık, sayı: 20

*adonis

Bunları da beğenebilirsin

Yorum Yok

Cevap Bırakın