“kimse unutkanlıktan bir adım geride durmasın
ileriye ileriye hep ileriye polisin panzerin ilerisine
mülkiyetin devletin çok yiyen çok içenlerin ilerisine
sınıf duvarları ulus kavim duvarlarının içinden ileriye
nereli olduğunu unutmanın
, ağlarından kutulmanın içine
bölünen her bir parçanın birbiriyle ayrı ayrı birlikteliğine
…
buradan geçilecek. bekliyoruz
kendini aynı kılmaya meyillidir insan
buradan geçecekler ve öncekiler gibi
geçip gidemeyecekler, bunu kuruyoruz
tekinsiz bir sessizlik içinde gürültülü bir son
bir duvar dibi olacak, sabaha ışığın vurduğu
taze kana ihtiyacı yoktur ölümün
sunaklarımız kabul olunacak
çocuklarımızın arkadaşlarımızın sözünü
almak için sunduğumuz adakları geri istemiyoruz
bekliyoruz buradaki tedirginliğin yerini
alacak olan acının bizi geçmesini
acımızı bir sonraki ölümün sırtına yükleyerek
acımız: orada. biraz sonrada. bizim olanda. bize
benzeyende. halimiz ahvalimiz bin yılların rüzgârı
budur; yaşama değil ölüme bakan. ayakta dalda
toprakta acı başında: bekliyoruz, gelecek
biliyoruz
devlet istemiyoruz. mahkeme hudut,
bayrak istemiyoruz: bin yılların rüzgârı biz..”
aşka şirk günleri /sur kitaplığı
eskiten@gmail.com
Yorum Yok