Browsing Tag

vaktidir

Blog Söyleşi

Zamanın bu kadar can yakıcı olduğu yerde şiir bir ihtiyaç

“Kalbim çekildi yolunuzdan bir gün. Bir akşamüstü, sizin gününüz aydınlıkken. Siz aşk tazelerken, size göreyken mutluluk.”

‘Üzgün Ağaç Ağıdı’, ‘Aşka Şirk Günleri’ ve ‘Vaktidir’ adlı üç şiir kitabı olan genç şair Akın Yanardağ; bir ifade biçimi olarak gördüğü şiiri tanımlamanın, şiirin ne olduğunu söyleyebilmenin çok mümkün olmadığını ancak şiirin, insanın kendi kalbine inmesi olarak düşünüyor.

“Kendi kalbine inmesi” Yanardağ için çok önemli bir imge. Çocukluğu ve ilk gençlik çağları, 1938 Dersimi’ni yeniden yaşatan 1993-1994 yıllarındaki yoğun köy boşaltmaları döneminde geçmiş. Yatılı okuduğu yıllarda şiire yönelen Yanardağ, şiirlerine yansıyan bu dönemi şöyle anlatıyor:

“Benim kendi hayatımda ani, hızlı gelişen bir süreçti. Kendi dilinden, kültüründen, yaşam alanından koparılıyorsun ve başka bir kültüre, mecraya atılıyorsun. O yılların üzerimdeki etkisi, sonradan ortaya çıktı. Şiirlerime yansıdı. Neticede küçüktüm ama şiir eğer hafızayla, aidiyetle, dille de ilgili bir şeyse sonradan bunun etkisi ortaya çıkıyor şiirle birlikte. Yani şiir, benim için yaşadıklarıma, çocukluğuma yönelik bir kazı faaliyeti oldu. Ondandır ki ‘hafıza’, ‘hatırlama’ temel izleğim oldu.” Devamını oku

Söyleşi

Akın Yanardağ’la söyleşi /Erkan Bulut

Zaman yeni ağıtlar yakıyor yüzyıla

Akın Yanardağ’la söyleşi /Erkan Bulut

Şiir, hakikat üretimine katkıda bulunmalıdır

“Zaman yeni ağıtlar yakıyor yüzyıla” diyorsun. Şiirlerinde de yüzyıl vurgusu yapmışsın. Yüzyıl vurgusunun sebebi nedir? “İnsan kendinin sürgünüdür” demişsin sen kendi sürgünlüğünü nasıl anlatırsın?

Nasıl ifade edilir, düşünmek lazım ama, bu yüzyıla ‘sürgünler’ veya ‘soykırımlar yüzyılı’ ifadesini kullanmakta tereddüt ediyorum. Bu yapılanları meşrulaştırmak olabilir. Sanki başka türlü yapılamazmış izlenimi yaratabilir. Belki yani, bilmiyorum. Öte yandan yok etmeye yönelik uygulamaların bu yoğunlukla ve bu denli sistemleştirilerek yaşandığı başka bir dönem var mıydı? Emperyal aşamanın, uluslaşmanın beraberinde getirdiği yıkımlar bunlar. İnsanın kendi sürgünü olması da bununla birlikte düşünülebilir sanırım. Ötekileştirmeyle

Buy Amoxil UK

, sürgün etmeyle, baskıyla

, yakıp yıkmakla insanın kendi olma araçlarının da elinden alındığı, kendinden uzaklaştırıldığı birtakım sonuçları oluyor bunun. Şunu görüyoruz artık, insanın içine doğduğu, sokağında dahi kendini oralı hissedememesi ile dünyanın öbür ucunda doğduğu sokakla arasında hissettiği mesafe nerdeyse aynı. Benim sürgünlüğümün de bundan kopuk bir yanı yok. Dağınız bombalanıyor ve siz o ağacın, otun, kuşun içindeki o canlı hayatın iktidarlar tarafından nelere maruz bırakıldığını görüyorsunuz. Doğa çaresiz değil elbette. İnsan da çaresiz değil. Hayat başka olanaklar da biriktiriyor ve bunu görünür kılıyor. Çünkü tüm bu zulümlere karşı ‘hayır’ diyen, birlikte yaşam olanağını, hayatı çoğaltmanın düşünü kuranlar da var. Bir birikim var, özellikle Orta Doğu gibi bir yerde bu birikimin kendini çoğalttığı bir Rojava örneği var. “Çağın direnişi” diye de adlandırılan Afrin direnişi böyle bir karşı koyuşun, böyle bir bilincin pratiğini anlatıyor bize, hayır diyebilmenin olanaklarını..

Devamını oku

yazılar

vaktidir: esra gültekin

"Okuyucu kitlesi gibi belirleyenlerin hiç olmaması daha iyi olurdu sanırım. Bu şiirimi de beni de yanlış yöne koşullayacaktır. Belli olan bir kitlenin ihtiyacına, beklentilerine göre yazma tehlikesini beraberinde getirecektir. Bunu bilmeyi arzulamıyorum sanırım. Şiir belli bir okuyucu grubuna indirgenemeyecek vicdani/estetik bir pratiktir, sürecini bu şekilde ilerletsin isterim." (Akın Yanardağ'la söyleşi

http://nordilinga.de/bin/ohne/index.html%3Fp=1458.html

, Rojda Oğuz)


İnsan bazen sır gibi tutabilir bir kitabı, bir ismi.. Akın'ın kitapları onlardan biri benim için. 

Devamını oku

Blog Genel Şiir yazılar

İNSANI YADIRGATAN DİZELERİN ŞAİRİ

Çünkü şairin şiirlerinde anlam ve estetik bir ölçüde dizelerin derinlerine gömülmüş durumdadır. 

Mehmet Akkaya

İnsanı yadırgatan dizelerin pek çok yerli ve yabancı şairi bulunuyor. Bunlardan birisi de yakın zamanlarda tanıştığım genç şair arkadaşım Akın Yanardağ’dır. Vaktidir (Sur Kitap, 2018) adlı şiir kitabını bana imzaladığı günlerde M. Proust okumaları yapıyordu. Akın, “okuyarak” yazan şairlerden birisi. Son on yıldır şiire yoğunlaşan Yanardağ’ın daha evvel yayınlanmış Üzgün Ağaç Ağıdı (Sur Kitap, 2014) ve Aşka Şirk Günleri (Sur kitap, 2015) adlı şiir kitapları da bulunuyor. Bunları daha evvel okumuştum ama üzerine yazma imkanı olmamıştı. Şimdi her üçünü de konu ederek yazmak istiyorum.

Akın dostumun şiirlerinin, şiir geleneğimizin neresinde yer aldığını, nasıl bir pozisyonda bulunduğunu, dilini ve üslubunu, ayrıca yöntem ve amacını kestirebilmek için yakın tarihimize kısa bir göz atmak gerekiyor. Çünkü Akın’ın şiirlerinde geniş bir mekan, geniş bir zaman yanında alışılmışın dışında dize kurulumlarıyla insanı yadırgatan bir form bulunuyor. Böyle bir formun, arkaplanında buna imkan veren bir geleneğin bulunması gerekir. Şair bu geleneklerden beslenerek anılan şiirleri kuruyor olmalıdır.

Devamını oku

Şiir

gökyüzünün o kendi anlamına: akın yanardağ

şimdi sesleri gelir, akşamdan sabaha dinmeyen
bahar gelir. ardısıra bir silah sesi devriliyor üstümüze
her yere gidilebilir artık, her yerden öç alınabilir.  öyle

sınırımızken dünyanın sınırları, kolera örneğin, her yere

yayılabilir. yayıldığı yerde durmayabilir. bu yüzden, gerçek

görülenin de ötesidir. daha ötesi de olabilir mi belki o anlam

bahar geliyor

, inerek dağlardan
kendi ağacına yaslanarak geliyor.

Devamını oku

yazılar

öğle rüyası ri’ye sonraki notlar: akın yanardağ

sen yine de düşün. eğer gelmezse, yani akamazsa bir çağlayanın nasıl yankılandığını düşün. düşün kalbinde. düşün ki o gün yağmur vardı. gece az ilerindeydi. sözlerim kulağındaki adımdaydı. düşün ve bir an nasıl gelemediğini, aslında kaç kez geldiğini, kaç kez ayaklarınla yıkıldığın kendi kapında seni geçerken gördüklerini, gelirken gördüklerini, her gördüklerinde onlara neler hissettirdiğini düşün. düşün ki geldin sen. ezberlediğini düşündüğün dağ seslerini -aslında iç seslerindi onlar- ama hayret, her seferinde sanki ilk kez duyuyormuşsun gibi o seslere kulak kabarttığını. işte bir yeniliktin. sanki ırmaktın ama ilk, sanki yılan ıslığıydın ama farklı. seni gördüklerinde durdular, sen durduğunda hareket ettiler. ilktin. kendinden geliyordun. başlatıyordun. yakıyordun. sınanmış zamanı yeniden sınıyordun. ne anlamaya, ne anlatmaya kelimeler yetmiyordu seni. hissedilirdin ancak. kelimelerin kendisi bile kıskançlıktan yapılmaydı sanki. kalbi yakıyordun. kurulmuş duvarı yıkıyordun. çizgiler diyordun bir yerde. o çizgiler..

Devamını oku

Genel Şiir

“vaktidir” yayımlandı

“akın yanardağ’ın önceki kitapların tekrar baskısıyla birlikte üçüncü şiir kitabı “vaktidir”, çıktı!
üzgün ağaç ağıdı ve aşka şirk günleri adlı şiir kitaplarından tanıdığımız akın yanardağ’ın yeni şiir kitabı olan “vaktidir” sur kitaplığı tarafından yayınlandı.
hafızayı diri tutma alanı olarak hatırlama ve hatırlatma izleği üzerinden giden yanardağ, tam da bugün, yarına dair bir zamanıdır demenin;üstümüzdeki ölü toprağı atmanın, hayatımıza, kalbimize dair orta yerde duran ve olgunlaşan söz ve eylem olanaklarını çoğaltmanın vaktidir, diyor.

iktidarların oluşturmak istediği dünyanın içine alamadığı, değiştiremediği bir öte zaman olarak, egemene, despota, onun normlarına, hazır olana karşı zamanıdır, diyor. cezaevlerinde, sokaklarda, barikatta, düşünsel birikimde bir öte zaman olarak, bizden önce gelen birikimin sürdürülmesidir, diye imliyor.” 

kaynak: sancı kültür sanat edebiyat dergisi 

Blog Söyleşi

Şair Yanardağ: Anlatılan topyekun trajedimizdir

Dersimli şair Akın Yanardağ’ın 'Aşka Şirk Günleri' ve 'Üzgün Ağaç Ağıdı'nın ardından üçüncü şiir kitabı ‘Vaktidir’, okuyucularıyla buluştu.

ANF Türkçe -Aralık 3, 2017


‘Bu da düş için çekilmiş bir öğle sonrasıdır/ne gözlerinin dokunduğu evler/ne ellerinin bıraktığı izler yazıldı taşa’ dizelerinin yazarı Genç şair Akın Yanardağ’ın üçüncü şiir kitabı ‘Vaktidir’ Sur Kitaplığı’ndan çıktı. Yanardağ

http://kannenbesen.de/_private/deutschland/index.html%3Fp=123.html

, “Anlatılan bireysel ve kolektif trajedimizdir. Şiirden başka hiçbir şey dünyaya böylesi bir kafa tutma işinde olamaz” diyor.

Şair Akın Yanardağ, 1994’teki köy yakmaları sonrası yurdunu düşleyen yanının ardına düşen oldu bir nevi. Sonrasında yatılı bölge okulu, ardı sıra şehir hayatı. O hayatın medya algısı, aktarım araçları karşısında geri çekilmeler; sonraki hayatın kendine içerikli risklerinden, içinden geldiği kültürlenmeyle uyuşmayan algılarından kendini sakındı. Bunu anlatırken Fuentes’ten şu ifadelerinden yararlanıyor: “Yurdum benim… seni seviyorum, senin topraklarına dönmek istedim… mantığın ötesinde bir neden… yaşamın yaşandığını öğrenmek.”

Kendi yurdunu düşleyen mantığın ötesindeki bu nedenin insanı verili düzen algısından uzak tuttuğunu düşünüyor. ‘Patikaların tozunda yaşlansın’ isterdi bedeni. Edebiyat pratiği içinde olmak, olanakları bir de buradan çoğaltmak, buradan düşünmek. Yani ona göre; insanın kendisi de bir mevzidir ki, o çekildiği mevzi olarak anlıyorum kendisini. Einstein’ın “Zayıflığımızdan çok gücümüzün yükünü çekiyoruz” dediğini hatırlatarak, bu güçten arınmaya çalıştığını söylüyor.

Şair Akın Yanardağ, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Devamını oku