Browsing Tag

mehmet çetin

yazılar

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza*: Akın Yanardağ

“Egemen sistemin her an ve yeniden ideolojik kurucularından olan ‘aydınlar ile entelektüel emek, yaratıcılık, vicdan ve tutum alış mecrasındaki insanları mutlaka ama mutlaka ayırmak, meseleye biraz da buradan bakmak gerekir diye düşünüyoruz.” Mehmet Çetin / Aydınlık Sorgular
“Orada, gidip de durduğum ilk yerde, bir ülke buldu kendine, kesilmiş bir dal gibi sürüklenen yalnızlığım. bir avuç taştan, uçsuz bucaksız bir kent kurdu. Irmağın bıraktığı yöne doğru gittim, gittim ve durdum. durduğum ilk yerde

, toprağa bakmayı öğrendim, tohumların sabrı ve başakların çılgın cesaretiyle… Orada eğilip çok eski tanrıların elinden efsanelerle beslendim, sınırsız acılar topladım kır çiçeklerinin arasından, çelenkler ördüm dikenli tellerle takılmış güvercinlerin tüylerinden… Kırık taşların arasında dolaştım, kanayan yaraların, yıkıntılar arasındaki sönmemiş alevlerin, yanmış düşlerle nesnelerin… Gündoğumundan önce gömülen ölülerin ezgilerini dinledim, çoban kadınların ağıtlarını, toprağa simsiyah kanla işlenmiş öykülerini insanların… Orada, kaybedecek hiçbir şeyi kalmayanların arasında, ölümün bile yenik düşebileceğini öğrendim..” diye yazmıştı, “Diyarbakır İçin Masal”da Aslı Erdoğan.

Devamını oku

Blog Söyleşi

Mehmet Çetin ile söyleşi: Akın Yanardağ

Açlığın içinden' yola düşen sözler, Taşa Hatıra'da kendilerine bir yurt buldular gibi..


“ki biricik yurdu insanın/ dağıymış, meğer” Taşa Hatıra’da yer alan ve sanki kişisel bir hayıflanma ya da ‘henüzmüş’ gibi duran bu dize, bu ‘meğer’, M. Çetin’ini okumaya başlarken ne kadar dikkatli olmam gerektiğini de hatırlatan bir dize aslında. Yani yirmi yılı aşkındır yayımlanan şiir, öykü, lirik yazı türü kitaplarına dönüp bakıldığında, kent kaosunun muhtemel tüm derinliklerinde o ‘ucu kırık sustalı’sını sınarken de hep bir dağlıdır aslında. Dolayısıyla, onun ‘dağ, bilir’ saptamasını da yanıma alarak okumayı sürdürmek dileğindeyim.

Devamını oku

Blog

Yazmasa olmaz mıydı..: Mehmet Çetin

bu hep acemi hep acem çocuk
dünyanın yalnızlığına üzüldüğü için yazdı
                                                          yazdı az ilerinizde kürt olup yollarda ölen kalbine ay düşen
ve ansızın iç çeken biraz hüzünlendi diye izmir’i
düpedüz yakmak için
                          için için söyledi bir aşkı ve dünyanın üstüne çıkıp ağladı
insanları kaybolmuş kentlerden sözetmek için öylece düşmüştü dünyanın orta
yerine ve görmediği insanların direnen yüzü için yazdı
                                                                             görmediği insanların direnen
yüzü için yazdı bir kentten bir kente taşınırken çünkü çocukluğu öğrendi Devamını oku