Şiir

aşkları: akın yanardağ

günışığı yetişir kanıma –ruhumu emmekten dönen alçıpan
saz senin yarana

, ağız benim; sar sigarana şu yaramı

muştuladık mı ölümü insana
dünya döndüğü köşeleri unuttu–aşkları yüzyıl sürdü
onların kalbi nasılsa dayandı buna alçıpan

kanımdan damıttım da ağzıma –bir güzel nefes aldım
yüzyıl oldu ki kanıma aktım –yaslandım, gerindim
huzur içinde uyudum, inanamazsın alçıpan

ağzım o gergefi arandı, dedi
kanı akan dudağında
huzurla yukarıya kalktı boynu
çok fazla yüzyıl bekledi çünkü –ki gece indim tenime
karanlık gecemde sütliman kanımla yüzümü unutma

kaç kez gözümden kaçtı dünya
kaç kez kurtuldu bakışım

saçların tel ve çok beyaz –çok incinmiş çok
bahçeler görmüş gömleğin açık yakaları
bir çöl vermiş bana –bozkır sesinde geçilmiş kaval
ağzımda senin sigaran
parmaklarımda senin kanın –şu ayaklarının
bastığı yerde yalanmış gibi incine yaprakları
binyıl sürmüş yaranda beni unutmuş ve bir tortu gibi
dibe çökmüş şarabın ağzın var dili yok yaran

uzandım ve bir kilimin üstüne açtın bacaklarını
gerginim gergefim ah ağzımda inleyişim
büyüyenim dedim, sim yokuşum

kitaplar yabancı diline
okurken mutsuz gözlerin –okumazken çaresiz
hiyeroglifler dolanıyor kanında sözlük tasımları
kaç kişiydin yüzyıl içinde şiirini yazanlar
rüyalarına asıldı –gel sigaramı iç
gel ağzımı bil –çilingir soframı
-gel alçıpan

birbiri olmadan yaşayamayanlar
uzakta duramazlar
yakında duramazlar
varlığın derin yarası -kimsede kalamazlar
at sırtında imruü’l-kays –kimsesiz yapamazlar

kapımda bekliyorum –düşmanım gibi sinsi –düşmanım oluyorum
sırtımı dönüyorum duvarın gibi-banyonda akıyorum sabun huyun ve
oluyorum ve ne rahat ne kanıtıcı aşkın oluyorum –bir mermi vulvası
gibi alçıpan, delip geçiyorum –kanına kan taşıyorum
taze-yayılmış sırtladın-o sıvı beyaz sabunu
tül bir perde gibi ay ışığı –inmiş geceye ve uzun yalnızlık
aşk ile sevişen upuzun yalnızlık-geçirgen ve taze
gel kurtar bu yoğun müzik yorgun yatak yorgun çük
suçlayıcı tavrım
öldüren öldürülen binyıl
geceye gerinen aşklar geceye çekilir
sabah değil uyandıkları, yüzyıl değil binyıl değil hiç değil

bildikleri bilmediklerini bilmeleridir –o çakal gibi ulumalar

“her şey yeşil –başımın ve ayaklarımın üzerinde
her şey yeşil.”
ah ama “hayır! croniamental, günlerin birbirine benzemediğini
bilirsin sen”

sancı dergisi

tırnak işareti: apollinaıre

Bunları da beğenebilirsin

Yorum Yok

Cevap Bırakın